İslami müzikİslami müzik, İslâm'ın gereği olan, farz, sünnet ve nafile, ibadete çağırma, yardımcı olma ya da süsleme amacıyla yararlanılan ve kullanım yoluna göre şer'i müzik ve tasavvufî müzik, seslendirildiği yere göre[1] cami müziği ve tekke müziği veya seslere İslami fıkıh kurallarına uygun melodi eklenmesi[2] diye nitelenen müziklerdir. Özellikle Arap ülkeleri başta olma üzere Orta Doğu'da yaygındır. İslam'da dini hüküm şeriat[3] anlayışıyla birlikte müzikal ifadesi daha kısıtlı ve sadedir. Demografisi
Orta DoğuSelçuklular, İslam dinine bir göçebe kabileyken katılmış, Anadolu (şimdiki Türkiye) topraklarında yaşamaya başlamıştır. Daha sonra 1517'de Hilâfet'in sahibi olan ve buna istinaden İslam coğrafyasında[4] önder görevi gören Osmanlı İmparatorluğu'nun etkisinde İslami müzik anlayışı gelişmiştir. Yine bu dönemde klasik Türk müziği olarak ortaya çıkan yeni müzik anlayışı giderek yaygınlaşmıştır. Yine Orta Doğu'da Kürt müziği, Arapça müzik ve İran müziği İslami müzik anlayışıyla gelişmiş müzik akımlarıdır. Müziğin caizliğiEndülüslü İbn Hazm'ın (ö. H. 456/M.S. 1064) musiki konusunda en sağlam ve en kuvvetli olduğu belirtilen Buhârî'nin sahihinde geçen "Ümmetimin içinde zina yapmayı, ipekli giymeyi, içki içmeyi ve mûsikî dinlemeyi helâl sayan kimseler türeyecektir." şeklinde başlayan rivayetin uydurma olduğunu söylediği ve Buharî'yi kitabına uydurma hadis almakla suçlayanların başında geldiği, bu rivayet de dahil olmak üzere musikînin haram olduğunu söyleyenlerin hüccet olarak kullandıkları bütün hadis rivayetlerini teker teker ele alarak bunların hiçbirinin sağlam olmadığını belirttiği anlatılmaktadır.[5] Bu rivayetlerin zayıflığı konusunda İbnu’l-Arabî'nin, İbnu’n Nahvî'nin, Gazâlî'nin ve İbn Tâhir'in İbn Hazm’a muvafakat ettikleri belirtilir.[6] Buna rağmen diğer alimler İbn Hazm'ın bu görüşünü reddetmiştir.[7] Bilindiği kadarıyla el-Uṣûlü’l-ḫamse’ye İbn Mâce'nin es-Sünen'ini ekleyerek Kütüb-i Sitte tabirini ilk defa oluşturduğu belirtilen[8] İbnü'l-Kayserânî'nin (ö. 507/1113) de Kitâbü’s-Semâʿ adlı eserinde Mûsiki dinlemenin haram olmadığını, aksini savunanların uydurma rivayetlere dayandıklarını söyleyerek mûsiki dinlemeyi haram sayanların dayandığı delillere güvenilemeyeceğini ileri sürdüğü belirtilmektedir.[9] Bazı oryantalistlerin görüşüne göre ise bu rivayetlerin müziğe ve müzisyenlere gösterilen ilgiyi kıskanan Abbasî devri ilahiyatçıları tarafından uydurulmuş olduğu iddia edilmektedir.[10] Dört Halife döneminde ortaya çıkan ve “muhannesûn” denilen kadınsı davranışlar sergileyen kişilerin renkli elbiseler giyip ellerine kına yaktıkları, saçlarını boyadıkları ve bunlardan Tuveys adında bir kişinin Halife Osman iktidarında Medine'de şarkıcı olarak ünlendiği belirtilmektedir.[11] Ayrıca bakınızKaynakça
Dış bağlantılarWikimedia Commons'ta İslami müzik ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır.
|