Share to: share facebook share twitter share wa share telegram print page

 

Osmanlı İmparatorluğu'nda sahne sanatları

Mınakyan Yönetiminde Osmanlı Tiyatrosu Kadrosu

Osmanlı'da sahne sanatları, Osmanlı Devleti bünyesindeki tiyatro, sinema, müzik, dans, opera, gölge oyunu gibi sahnede icra edilen sanat türlerinin genel adıdır. 18. yüzyıla kadar kukla, meddahlık, Karagöz ve Hacivat ve ortaoyunu gibi geleneksel Türk tiyatrosu olarak adlandırılan sahne sanatları egemendir. 18. yüzyılda başlayan batılılaşma çabaları ile çağdaş anlamdaki tiyatro, opera ve daha sonra sinema sergilenmeye başlanmıştır.

Batılı sahne sanatları Yirmisekiz Mehmet Çelebi gibi aydınların batıdaki sahne sanatlarını tasviri ile edebiyata giriş yapar. Tanzimat Dönemi 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren batılı değerlerle etkileşimi artırır. İbrahim Şinasi yerli imgeler taşıyan ilk özgün eser Şair Evlenmesi(1860)'ni yazdı. Güllü Agop ilk yerli tiyatro topluluğunu kurdu. Birinci Meşrutiyet ve İkinci Meşrutiyet ile gittikçe artan oranda batılı sahne sanatları Türk edebiyatına ve kültür hayatına girdi.

Gelenek ve Batılı Değerler

Osmanlı toplumunda dramatik yazın geleneği yoktur. Tanzimat Dönemi'nden önce dönemi kapsayan Geleneksel Türk Tiyatrosu yazılı metne dayanmaz. Geleneksel sahne sanatlarında şarkı, dans, söz oyunların oyun yapısı içerisinde büyük öneme sahiptir. Karakterden çok tiplemeye yer verilmesi, açık biçim, göstermeci özellikler içermesi, taklit, doğaçlama ve güldürü, dans gibi öğeler içermesi geleneksel Türk tiyatrosunun özelliklerindendir. Osmanlı'nın düşünsel ve toplumsal yapısı itibarıyla anlatının çokça gülmece üzerinde şekillendiğini görülmektedir.[1]

Geleneksel tiyatro 19. yüzyılın ortalarından itibaren batılı karşılıklar ile yer değiştirir. Ancak toplumun geleneksel sanatları bir kültür değeri olarak saklamayı düşünmemesi de ayrı bir sorun oluşturmaktadır. Geleneksel Türk tiyatrosununun kaynak olarak değerlendirilip bir ulusal tiyatronun kurulabileceğini ilk kez ileri süren Ziya Paşa'nın görüşlerinin 28 Mayıs 1870 tarihli İnkılâp Gazetesi'nde, orta oyununun tiyatroya başlangıç sayılamayacağı ve sarayda her gece oynatılan karagözün kültür eğitimi için kullanılamayacağı belirtilerek eleştirilmiştir.[2]

Meddahlık

Meddahlık, bir konuyu oynayarak anlatma sanatıdır ve İslam ülkelerinde oldukça yaygın bir gelişme alanı bulmuştur. Öbür gösteri türlerinde güldürüye ağırlık verilmesine karşılık meddahlıkta acıklı, duygusal, dinsel ve kahramanlıkla ilgili konulara da rahatlıkla yer verilebiliyordu. Aynı zamanda kıssahan diye anılan meddahlar, sarayda olduğu gibi halk arasında da büyük ilgi görmüş, özellikle kahvehanelerde İstanbullular'ın eğlence gereksinimini yüzyıllar boyunca karşılamıştır. Fatih Sultan Mehmed'in sarayında Mustafa, Balaban Lâl ve Ömer adlı kıssahan ve nedimleri daha sonra, II. Selim döneminde Nakkaş Hasan, Çokeydi Reis, III. Murad döneminde ise Meddah Eğlence, Lâlin Kaba diye bilinen Bursalı Seyit Mustafa Çelebi ve Derviş Hasan gibi meddahlar izlemişlerdir.

Karagöz ve Hacivat

Karagöz ve Hacivat figürleri

Bir çeşit gölge oyunudur. Gölge oyununun kökeni konusunda değişik görüşler ileri sürülmektedir. Cava, Endonezya ya da Çin gibi Uzak Doğu ülkesinde ortaya çıkmış ve Hindistan üzerinden Orta Doğu'ya gelmiş olması akla yakındır. Bazı kaynaklar Karagöz'ün 14. yüzyılda Orhan Gazi zamanında Bursa'da ortaya çıktığını ileri sürüyorsa da, günümüzde daha yaygın bir görüşe göre Türkler gölge oyunu tekniğini 16. yüzyılda Mısır'dan almış ve bu oyun türüne Karagöz adı altında kesin biçimini 17. yüzyılda kazandırmışlardır.

Ortaoyunu

Geleneksel Türk tiyatrosunun birçok bakımlardan Karagöz'e benzeyen, ama canlı oyuncularla oynayan bir türü de orta oyunudur. 16. ve 17. yüzyıllardaki kol oyunu, taklit oyunu, meydan oyunu ve zuhuri gibi oyuncu kollarının gösterilerinden kaynaklanan bu gösteri türü kesin biçimini ve orta oyunu adını 19. yüzyılda almıştır. Karagöz'de ve İtalyanlar'ın commedia dell'arte'sinde olduğu gibi orta oyununda da yazılı bir oyun metni yoktur.

Tiyatro

Güllü Agop

Osmanlı Sarayı yabancı topluluklar vasıtasıyla batı tiyatrosunu Türk halkından daha önce benimsemiştir. Halkın tiyatro ile tanışması Tanzimat Dönemi'nde olumuştur. Tiyatro oyunları yabancı yazarlardan çevrilmiş, Türk yazarları da oyun yazmaya başlamıştır. Çağdaş Türk tiyatrosuna ilk öneli adım 1860'ta yapılan Gedikpaşa Tiyatrosu'dur. 1861'de bu mekanı kiralayan Güllü Agop, 1868'de Osmanlı Tiyatrosu adlı bir topluluk kurdu. 1870'te Sadrazam Ali Paşa İstanbul'un çeşitli bölgelerinde Türkçe oyunlar sergiletti. İbrahim Şinasi'nin yazdığı Şair Evlenmesi(1860) ilk özgün Türk oyunudur. Gelişme aşamasındaki milli tiyatro eserlerinin en ünlüsü Namık Kemal'in Vatan Yahut Silistre (1873) adlı yapıtıydı. Musahipzade Celal'in Osmanlı toplumunu eleştirdiği oyunlar da hâlen sergilenmekte olan önemli eserlerdi. İlk dönem tiyatrocuları olan Ermeni oyuncular yanında Ahmed Fehim gibi Müslüman Türk oyuncular da yetişti. Namık Kemal, Ahmed Mithat Efendi, Abdülhak Hamid, Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmed Vefik Paşa önemli oyun metinleri yazdılar. Abdülmecid 1858'de Dolmabahçe Sarayı'nın etrafında bir saray tiyatrosu, II. Abdülhamid de 1889'da Yıldız Sarayı'nın bahçesinde bir tiyatro salonu yaptırdı. Mardiros Mınakyan ve Tomas Fasulyeciyan'ın katkılarıyla tiyatronun kurumsallaşması sağlandı. Bu dönemde tuluat adlı, batı tiyatrosunun konukları ve tipleriyle geleneksel tipleri birleştiren bir tür gelişti. Ortaoyunu ustalarından Kavuklu Hamdi'nin önderliğinde 1875'te kantoyla birlikte gelişti. 1914'te Darülbedayi kuruldu. İlk Türk-Müslüman kadın sanatçı Afife Jale'de sahneye 1920'de Darülbedayi'de çıktı.[3][4]

Ayrıca bakınız: Osmanlı Tiyatrosu Millî Osmanlı Tiyatrosu, Osmanlı Dram Kumpanyası

Opera

Naum Tiyatrosu 1870'te yanana dek, Osmanlı'daki en önemli opera sahnesiydi

Osmanlı'da opera sözcüğü ilk defa 1670 yılında Eremya Kömürcüyan'ın şiirlerinde geçer. 4. Mehmet döneminde, 1675'te bir saray düğünü için opera getirilmesi planlanır. Ancak gerçekleşmez.[5] Yirmisekiz Mehmet Çelebi 1720'de opera temsillerini eserlerinde tasvir eder. 18. yüzyıla kadar Osmanlı sefirleri Avrupa'da gördükleri bu sanatı eserlerinde anlatırlar. 1797'de 3. Selim sarayda bir opera gösterisi izler. Abdülmecid Beyoğlu'nda Avrupalıların oynadığı operaların Türk gençlerine de öğretilmesini isteyince Giuseppe Donizetti görevlendirilir.[6] Başlarda Fransız sanatçılar yoğunluktayken, 19. yüzyıldan 20. yüzyıla dek İtalyan operacılar çoğunluğa geçmiştir. 2. Mahmut İstanbul'da açılan özel tiyatroları desteklemiştir. Arşak Haçaduryan, Dikran Çuhacıyan, Milli Osmanlı Operet Kumpanyası gibi gayri müslim teşebbüslerle İstanbul'da opera etkinliği devam eder. Padişahlar arasında operayla en çok ilgilenen 2. Abdülhamit olmuştur. Yıldız Sarayı'nda İtalyan kumpanyalar ağırlamış, operaya alakasını sabit memurlar tutmakla göstermiştir.[7][8]

Kabare

Güncel konuların eleştirel biçimde sahnelenmesidir.

Sinema

Kaynakça

  1. ^ Türk Tiyatrosu’nda Oyun yazarlığının Gelişimine Yönelik Girişimler Üzerine Bir İnceleme, Mine Artu, Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, 2010 s.28-29
  2. ^ Türk Tiyatrosu’nda Oyun yazarlığının Gelişimine Yönelik Girişimler Üzerine Bir İnceleme, Mine Artu, Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, 2010 s.30
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Aralık 2014. 
  4. ^ "Arşivlenmiş kopya". 15 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Aralık 2014. 
  5. ^ http://www.dieweltdertuerken.org/index.php/ZfWT/article/view/234/s_yore 4 Şubat 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. s.5
  6. ^ http://www.dieweltdertuerken.org/index.php/ZfWT/article/view/234/s_yore 4 Şubat 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. s.10
  7. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 22 Eylül 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Aralık 2014. 
  8. ^ "Arşivlenmiş kopya". 29 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2014. 
Kembali kehalaman sebelumnya


Index: pl ar de en es fr it arz nl ja pt ceb sv uk vi war zh ru af ast az bg zh-min-nan bn be ca cs cy da et el eo eu fa gl ko hi hr id he ka la lv lt hu mk ms min no nn ce uz kk ro simple sk sl sr sh fi ta tt th tg azb tr ur zh-yue hy my ace als am an hyw ban bjn map-bms ba be-tarask bcl bpy bar bs br cv nv eml hif fo fy ga gd gu hak ha hsb io ig ilo ia ie os is jv kn ht ku ckb ky mrj lb lij li lmo mai mg ml zh-classical mr xmf mzn cdo mn nap new ne frr oc mhr or as pa pnb ps pms nds crh qu sa sah sco sq scn si sd szl su sw tl shn te bug vec vo wa wuu yi yo diq bat-smg zu lad kbd ang smn ab roa-rup frp arc gn av ay bh bi bo bxr cbk-zam co za dag ary se pdc dv dsb myv ext fur gv gag inh ki glk gan guw xal haw rw kbp pam csb kw km kv koi kg gom ks gcr lo lbe ltg lez nia ln jbo lg mt mi tw mwl mdf mnw nqo fj nah na nds-nl nrm nov om pi pag pap pfl pcd krc kaa ksh rm rue sm sat sc trv stq nso sn cu so srn kab roa-tara tet tpi to chr tum tk tyv udm ug vep fiu-vro vls wo xh zea ty ak bm ch ny ee ff got iu ik kl mad cr pih ami pwn pnt dz rmy rn sg st tn ss ti din chy ts kcg ve 
Prefix: a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9