Mel Columcille Gerard Gibson[1] (d. 3 Ocak 1956[2]), Avustralya asıllı Amerikalıoyuncu, film yönetmeni ve yapımcıdır. Aksiyon kahramanı rolleriyle, özellikle de kıyamet sonrası aksiyon serisi Mad Max'in ilk üç filmindeki Max Rockatansky ve dost polis aksiyon-komedi film serisi Lethal Weapon'daki Martin Riggs rolleriyle tanınır.
Peekskill, New York'ta doğan Gibson, 12 yaşındayken ailesiyle birlikte Avustralya'nın Sidney kentine taşındı. Ulusal Drama Sanatları Enstitüsü'nde oyunculuk eğitimi aldı ve burada Judy Davis ile birlikte Romeo ve Juliet'in bir yapımında rol aldı. 1980'lerde, bağımsız film yönetmeni Atom Egoyan'ın "stüdyo sistemine alternatif" olarak nitelendirdiği Icon Entertainment adlı yapım şirketini kurdu.[3] Yönetmen Peter Weir, Gibson'a Avustralya Film Enstitüsü'nden En İyi Erkek Oyuncu Ödülü kazandıran I. Dünya Savaşı draması Gelibolu'nun (1981) başrollerinden birini ona verdi. Gibson, 1985 yılında People dergisinin ilk Yaşayan En Seksi Erkeği seçildi.[4]
Birkaç yasal sorun ve kamuoyuna sızan tartışmalı açıklamalardan sonra Gibson'ın Hollywood'daki popülaritesi azaldı ve oyunculuk ve yönetmenlik kariyerlerini etkiledi.[5]İntikam Peşinde (2010) ve Jodie Foster'ın Kukla (2011) filmlerindeki performansıyla kariyeri yeniden canlanmaya başladı. Yönetmen olarak 10 yıl aradan sonra geri dönüş yaptığı Savaş Vadisi (2016) iki Akademi Ödülü kazandı[6][7] ve Gibson'ın bu kategorideki ikinci adaylığı olan En İyi Film ve En İyi Yönetmen de dahil olmak üzere dört dalda daha aday gösterildi.
İlk yılları
Gibson, Peekskill, New York'ta İrlanda kökenli bir ailenin 11 çocuğundan altıncısı ve yazar Hutton Gibson ile İrlanda doğumlu Anne Patricia'nın (kızlık soyadı Reilly, 1990'da öldü) ikinci oğlu olarak dünyaya geldi.[8][9] Gibson'ın baba tarafından büyükannesi, Avustralya'da İrlandalı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen opera kontraltosu Eva Mylott (1875-1920),[10] baba tarafından büyükbabası John Hutton Gibson ise Güney Amerika'da yaşayan milyoner bir tütün işadamıydı.[11][12] Gibson'ın küçük kardeşlerinden biri olan Donal da aktördür. Gibson'ın ilk adı, annesinin memleketi Longford'da bulunan St Mel's Katedrali'nden gelmektedir.[13] İkinci adı Colmcille de İrlandalı bir azizle aynı adı paylaşmaktadır.[14][15] Annesinden dolayı Gibson, İrlanda ve Amerikan çifte vatandaşlığına sahiptir.[16] Gibson aynı zamanda Avustralya'da daimi ikamet etmektedir.[17][18]
Hayatı
On bir çocuklu bir ailenin altıncı çocuğu olarak dünyaya gelen oyuncu Mel Gibson, New York Merkez Tren İstasyonu'nda çalışan babasının, oğullarını hem ekonomik zorluklardan hem de Vietnam tehlikesinden kurtarmak maksadıyla geldiği Peekskill'de doğdu. Katolik lisesindeki zamanını aşçı ya da gazeteci olmak hayalleriyle geçiren Gibson, okulu bitirdikten sonra New South Wales Üniversitesi'nin drama bölümüne girdi. Ablasının kendisinin haberi olmadan kayıt yaptırması üzerine zorunlu olarak başladığı oyunculuk, yıllar geçtikçe vazgeçilmez bir tutkusu haline geldi.
Öğrencilik yıllarında “Summer City” adlı bir filmde Scollop adında genç bir sörfçüyü canlandırdı. Mezun olduktan sonra da Güney Avustralya Devlet Tiyatrosu'na katıldı. Burada birçok klasik oyunda rol alan Gibson, özellikle çağdaş oyunlardaki performanslarına hayran kalan yönetmen George Miller’ın gözüne girdi. Miller’ın teklifiyle kendini bir anda film setinde bulan oyuncu, sinemaya “Mad Max” adlı aksiyon filmiyle giriş yaptı.
Filmdeki, "geleceğin yeni kahramanı Mad Max" karakteriyle Avustralya'da büyük üne kavuşan Gibson, filmin devamı niteliğindeki “The Road Warrior” ile Amerika'da da tanındı. Yönetmen Peter Weir’ın I. Dünya Savaşı epiği “Gallipoli”deki rolüyle En İyi oyuncu dalında Avustralya Film Enstitüsü ödülünü kazanan oyuncu, “The Year of Living Dangerously”, “The Bounty” ve “Mrs. Soffel” adlı filmlerle iyi bir oyuncu olduğunu kanıtladı. Gibson, People dergisinin 1985 yılında düzenlediği yarışmada “Yaşayan En Seksi Adam” unvanının da sahibi olarak kadınların tutkusu haline geldi.
Aksiyon filmlerine devam etmekte kararlı görünen Mel Gibson, Mad Max'ten sonra “Lethal Weapon” ile çok farklı ve yine unutulmaz bir kahraman karakteri yarattı. Ölümden korkmayan depresif polis karakteriyle box office listelerinde fırtınalar estiren Gibson, Hollywood’un en popüler oyuncularından biri oldu. Elde ettiği prestijle kendi istediği filmlerde oynama lüksüne kavuşan oyuncu, “Hamlet” ve “The Man Without a Face” gibi dramatik oyunculuğu ağır basan filmlerde oynadı. Bu filmlerin beklenen ilgiyi görmemesi Gibson'ı aksiyon filmlerine dönmeye mecbur etti.
1994 yılında “Maverick” adlı çağdaş western filmiyle komedi türünü de deneyen oyuncu, oyunculuğa ara verip yönetmenliğe soyundu. İskoçya’nın İngiltere’ye karşı verdiği mücadeleyi konu alan görkemli “Braveheart”ın hem yönetmeni hem başrol oyuncusu olan oyuncu, En İyi Film ve En İyi Yönetmen olmak üzere iki Oscar ödülünün sahibi oldu.
“Randsom” adlı gerilim filminde oğlu kaçırılan bir hava alanı yetkilisini canlandıran oyuncu, 1997 yılında Julia Roberts ile birlikte “Conspiracy Theory” adlı filmde rol aldı. Ertesi yıl “Lethal Weapon” serisinin sonuncusuna imza atan Gibson, “Payback” adlı yüksek bütçeli gerilim filminde, inançsız karısı ve iki taraflı oynayan bir arkadaşından intikam almaya çalışan bir hırsızı canlandırdı.
^Lawrence Donegan (29 Şubat 2004). "Observer profile". The Guardian. Birleşik Krallık. 27 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2010.