Hicaz-Yemen Cephesi
Laheç Savaşı ve Britanya Birliklerinin Aden SavunmasıLaheç Savaşı (Lahiç), 1915 yılının Temmuz ayında Türk birlikleri Yemen bölgesinde önemli bir ticaret kasabası olan Laheç'e doğru ilerledi. Aden'in 32 kilometre kuzeyinde kalan kasaba ayrıca bereketli topraklara sahipti.İngilizler için Laheç'in önemi harekâtlarının Yemen'de yürütebilmesi bakımından önemli bir merkezdi. Laheç şehri Lahiç Sultanlığı ya da diğer bilinen adıyla Abdali Sultanlığı tarafından savunulmaktaydı ve Osmanlı'nın Laheç Kuşatması sonrası destek isteyen Lahiç sultanı, Britanya kuvvetlerinin bölge generali olan General Shaw tarafından destek buldu.Shaw Aden Destek Birimlerini bölgeye sürdü, bin yaya asker ve iki tane olmak üzere on pound bataryayı bölgeye gönderdi.Destek birimleri yaşanan ikmal problemleri,sıcaklık ve yanlarında bulunan Arap süvari (deve.) birlikleri tarafından terk edilmesinden dolayı 1,000 kişiden sadece 250 kişi Laheç şehrine ulaşabilmiştir. 4 Temmuz 1915 günü Osmanlı şehrin yarısını ele geçirince Britanyalılar Aden'e geri çekilme kararı almışlardır.Osmanlılar bu zafer sonrası Britanya birliklerine karşı yerel kabileleri örgütleyip Aden'in 3 kilometre kuzeyinde olan Şeyh Osman yerleşkesine ilerlemişlerdir.21 Temmuz günü Mısır'dan gelen destek birimleriyle Şeyh Osman bölgesinde tutulan Osmanlı, ateşkese kadar Asir,Aden ve Doğu Yemen bölgeleri hariç tüm Yemen bölgesini elinde tutmuştur.Ateşkes 31 Ekim 1918 imzalanmasına rağmen Türk birlikleri Hicaz ve özellikle de Medine'de uyguladıkları teslim olmama politikasını yürütmüşlerdir,birlikler Mart 1919 Lahiç'i bırakmışlardır.[4][5] Osmanlı Devleti, 1917'de Şerif Hüseyin isyanının yayılmasını engellemek için Arap kabilelerine para, altın ve iaşe yardımı yaparken, bir yandan da malzeme ve yiyecek sıkıntısı içindeki Medine kuvvetlerinin tahliyesi için Hicaz Demiryolu'nu açık tutmaya çalışmaktaydı. Şerif Hüseyin ve oğulları ise aynı dönemde İngiliz yardımıyla Arap kabilelerini örgütlemiş, Medine'nin Şam ile demiryolu bağlantısını kesmeye çalışmışlardır. El-Vech ve Akabe'nin isyancıların eline geçmesi, Osmanlı ordusuna stratejik ve psikolojik açıdan darbe vurmuş, Cemal Paşa ve Fahreddin Paşa’nın uğraşına rağmen savunma başarısız olmuştur. Mart 1917'de Medine'nin tahliyesi için alınan karar uygulanmamış, ancak Enver Paşa'nın 16 Kasım 1917’de ordunun iaşe durumunun ve stratejik konumunun kötüleşmesi üzerine verdiği emirle Medine'nin boşaltılması planını uygulamaya konulmuştur.[6] Tüm planlara rağmen "Medine programı" tam olarak uygulanmamıştır. Tüm emirlere rağmen programın uygulanamaması ile Medine'deki 7. Kolordu'ya bağlı birlikler 1918'den itibaren çok ciddi ikmal sorunları yaşamışlar, bu sıkıntılar sebebiyle 1918'in ilk üç ayında 164 asker firar etmiş ve birliğin hayvanları ölmüştür.[6] Medine'yi, Yemen'i, Asir'in kuzeyini I. Dünya Savaşı sonuna kadar savunan 7. Kolordu Mondros Mütarekesi'nden bir müddet sonra, 23 Ocak 1919'da teslim oldu. Ordu komutanı Fahrettin Paşa' dır ve savaş sonunda askerleriyle birlikte Mısırda bulunan Sidi Beşiri Esir Kampına gönderilmiştir. Kaynakça
|