Belgrad Kuşatması (1456)
Belgrad Kuşatması, 1456 yılında Osmanlı İmparatorluğu padişahı Fatih Sultan Mehmed'in bizzat komuta ettiği başarısız seferdir. Macaristan Krallığı'nın elinde olan Belgrad'ın Osmanlılar tarafından ikinci kez ele geçirme girişimidir. İlk kuşatma Osmanlı sultanı II. Murad tarafından gerçekleştirilmiştir. Savaş öncesiBelgrad Kalesi, Fatih'in cihanşümul niyetleri için büyük bir engel teşkil etmekteydi. Avrupa'ya yapılacak seferlerde tampon bölge görevi gören Belgrad Kalesi'nin alınmasıyla beraber Sırbistan ve Macaristan’ın fethi kolaylaşacaktı. Fatih’in Belgrad’ı aldığında Macaristan’ı fethetmesinin sadece iki ayı bulacağı ve Budin’de akşam yemeği yiyeceği Batılı kaynaklarca anlatılan hadiseler arasındaydı[13]. Osmanlı kaynaklarıysa her zaman yaptıkları gibi gaza (cihat) mefhumunu vurgulamaktaydı. Bilindiği üzere bu sefer, Osmanlı’nın düzenlediği ilk Belgrad kuşatması olmayacaktı. Daha önce II. Murat da aynı kuşatmaya yeltenmiş ancak Batı’da başarılarıyla nam salmış János Hunyadi’nin direnişi karşısında Osmanlı birlikleri geri çekilmek zorunda kalmıştı. Oysa şimdi daha kuvvetli bir orduyla oğlu II. Mehmet bu kuşatmaya gidecekti. Sadrazam Mahmut Paşa’nın Hristiyan kardeşi Mihail Angeloviç aracılığıyla irtibata geçilen Sırp soylularının Osmanlı tarafına meyletmesine çabalanıyordu[14]. Katolik Macarların Ortodoks Balkan tebaasına uyguladığı baskı düşünüldüğünde bu çabalar zaman kaybı olmayacak; Sırp-Macar ittifakını bozan Osmanlılar hizipleşme yaratacaktı. Belgrad Kalesi, Tuna ve Sava nehirlerinin kesiştiği mevkide kurulmuş müstahkem bir kaleydi. Çift sıralı surlar ile içi su dolu hendek, kalenin güneyde kalan kısmını koruyordu[15][16]. Osmanlılar kalenin bu nazik kısmından saldırıya geçmeyi planlamaktaydı. Fatih Sultan Mehmet savaş hazırlıklarını kış boyu Edirne’de sürdürdü; kuşatma hazırlıklarına bir hayli ihtimam gösteriyordu. İmparatorluğun dört bir yanını seferber etmişti. “İstanbul’da bozduğu bakır attan ve bozdurduğu haç ve çanlardan”[17] yaptığı diye ifade edilen topları büyük önem taşıyordu. Morava Nehri üzerindeki Grosavaç'ta döktürdüğü topları daha sonra Rumeli Beylerbeyi Dayı Karaca Paşa'ya teslim etti. Topların düşman üzerinde büyük tesir yarattığı söylenir. Kuşatma topları 300 adetti ve aralarında 27 dev top ve 7 havan topu vardı. Batılı kaynaklarda Osmanlı ordusunun mevcudunun 140.000 ilâ 150.000 arasında olduğu söylenmektedir[18]. Kimi kaynaklarda mevcudun 400.000'e çıktığı dahi ifade edilse de bu rakamların abartıdan ibaret olduğu şüphe götürmez. Ordunun 30.000 ilâ 60.000 kişiden oluştuğunu düşünmek daha makuldür[19]. Bunun haricinde Osmanlı donanmasının 200 adet gemiden oluştuğu söylense de Bizanslı tarihçi Doukas mevcudun 60 gemi olduğunu ifade etmektedir. Mevcudu ne olursa olsun donanma, Belgrad'ı Tuna'dan sıkıştırmak için büyük önemdeydi. Batı'da Belgrad için ciddi hazırlıklar yapılamamıştı. Avrupa'nın ruhban sınıfı Haçlı Seferi için uğraşsa bile beklediklerini bulamamışlardı. Bu durumu gören Papa III. Callixtus kuşatmanın en çetin anlarının yaşandığı Temmuz ayında, vekilleriyle düşman üzerine fiili veya kendi yerine başkasını yollayanların günahlarından arınacaklarını söylemişti[20]. Avrupa'nın kuşatmaya bu denli sessiz kalışı Belgrad'ın ahalice müdafaa etmesine yol açacaktı. Keşiş Giovanni di Capistrano'nun halka yaptığı ateşli vaazlar aracılığıyla da birçok yerden zanaatkarlar, rahipler, öğrenciler, maceraperestler; kısaca sıradan insanlar gelmiş ve bunlardan bir direniş cemaati oluşturulmuştu[21]. Bu direnişçiler iyi silahlanmamıştılar ve kılıç, sopa ve sabanlarla direnişe yardım etmeye çalışıyorlardı. Bunun yanında sayıca az olsa da Jan Hünyad'ın yanında düzenli birlikler de vardı. Jan Hunyad ve Capistrano'nun birlikleri Belgrad'a ulaşmadan önce Belgrad'taki garnizonun sayısı 6.000 asker ve 2.500 Haçlı birliğinden ibaretti[22]. KuşatmaKış boyunca bütün hazırlıklarını büyük bir gizlilik içinde yaptıktan sonra[23] Belgrad önlerine gelen Sultan Mehmet 4 Temmuz'da top atışlarını başlattı. Toplar duvarları yerle bir etmiş, tabyaları yıkmış ve gözetleme kulelerini ele geçirilmesinde büyük rol oynamıştı[24]. Tuna'nın diğer yakasından, Jan Hunyad ve ateşli vaazlarıyla tanınan Capistrano'nın önderliğindeki birliklere Osmanlı ordusu yaklaşmaktaydı[25]. Tam bu sırada Osmanlı karargahında bir tartışma vuku buldu. Rivayete göre Dayı Karaca Paşa, Fatih'e “Devletli Sultanım! Ben kuluna izin ver, Tuna suyunun öte tarafına geçeyim. Hisarın karşısında durayım,” demiş, bu sözüne Rumeli beyleri muhalefet etmişler ve padişahı ikna etmişlerdi. Rivayet doğruysa bu kararın tercih edilmemesiyle stratejik bir hata yapılmıştır[26]. Dayı Karaca Paşa'nın isabetli görüşü tutulsaydı kale daha iyi korunacak ve yardım kuvvetleri kaleye giremeyecekti. 14 Temmuz'da Osmanlı donanması ile 200 gemiden oluşan ittifak güçleri arasında beş saatlik bir çarpışma gerçekleşti. Savaşı kazanan Haçlı birlikleri Belgrad'a girmeye muvaffak oldu. Direnişçiler gelen yardımla daha da kuvvetlendiler. Hunyadi'nin muvaffak oluşu ve kaleye devamlı birlik nakletmesi savaşın seyrini değiştirmiştir. Fatih Sultan Mehmet 21 Temmuz'da taarruz emrini vermeden önce Hunyadi 4.000 kişiyi kaleden içeriye sokmuştu. Taarruz emri verildiğinde Osmanlı birlikleri hendeği geçerek açılan gedikten içeri girdi. Askerler, savaşı kazandıklarını düşünüp etrafı yağmalama gafletine düştüklerinde pusu kurmuş Haçlı askerlerinin hücumuna uğradılar. Kalenin içinde kalmış tüm askerler öldürüldü. Tuna'nın öte yakasındaki askerler de Osmanlı askerlerine saldırdılar. Hunyadi'ın başarılı saldırısı sonucu düşman askerleri karargâhın yakınına kadar geldi. Bu sırada vezirler geri çekilmeyi önerseler de Fatih “Düşmandan yüz döndürmek sıngın nişanıdır,” diyerek çekilmedi. Hatta Fatih'in burada sergilediği mukavemet anlatmaya değerdir. Fatih coşup, haykırarak yanındaki Yeniçeri Ağası Hasan'ı hırpaladı. Ağa bunun üzerine yalnız başına düşman üzerine yürüyerek canından oldu. Durumun şahitlerine göre Fatih dudaklarını ısırıp kanatmaya başlamış, ardından Fatih de düşman üzerine atını sürmüştü. Bu hengâme sırasında Fatih'in üç kişiyi öldürdüğü söylenir, hatta kalçasından dahi yaralanmıştır. Fatih'in bu tutumu, askeri kesin bir yenilgiden kurtarmıştı. Çekilmekte olan asker geri dönüp savaşmaya başladı. Ama artık kaleyi almanın imkansızlığını gören Fatih geri çekilmeye yöneldi. Bir Haçlı ordusunun gelme ihtimali ve verilen kayıplar bu kararı etkiliyordu. Bu yüzden hücum gecesi müzakere edilerek geri çekilme başladı. Söylenene göre sultan arkasında iz bırakmayarak çekildi. Osmanlı'nın verdiği kayıplar fazlaydı. Topları orada bırakmak zorunda kalmışlardı. Silahları tükenmişti. Belgrad kuşatmasına büyük hazırlıklar yapan Fatih yenilgiye uğramış ve çekilmesi gerekmişti[27]. Öğle çanıBelgrad kuşatması "Hristiyanlığın kaderini belirlemiştir".[28] Papa III. Callixtus'un emriyle bu galibiyeti anmak için başlatılan öğle çanının çalınması, Hristiyan dünyasında Katolikler ve eski Protestanlar tarafından halen kullanılmaktadır.[29] SonuçlarıBelgrad'ın fethedilmemesinde kaleye giren yardımların önüne geçilememesi ve Jan Hunyadi'nin başarılı savunması belirleyici olmuştur. Hunyadi savaşta yaralanmış ve yaralarından dolayı ölmüştür. Sultan Mehmed ise bu çarpışma sırasında alnından ve baldırından yaralandı[30]. Fatih Sultan Mehmed yeni hazırlıklar yapılırken, bozulan imajını düzeltmek için oğulları Bayezid ve Mustafa için görkemli bir sünnet düğünü düzenledi. Güncel2011'den itibaren, 22 Temmuz milli bir bayram olmuştur. János Hunyadi ve rahip Capistrano'lu John kumandaları altındaki Hristiyan güçleri, Osmanlı'ya karşı 1456 galibiyetleri kutlanmaktadır.[31] Galeri
KaynakçaWikimedia Commons'ta Belgrad Kuşatması (1456) ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır.
|