AlyuvarAlyuvar, kırmızı kan hücresi veya eritrosit, en yaygın kan hücresi türüdür. Çağdaş bilim insanları laboratuvarda alyuvar geliştirebilmeyi başarmışlardır.[1] EtimolojiAlyuvar, Türkçede kanın rengi veya kızıl anlamındaki 'al' ile düz olmayan yuvarlak veya oval küçük cisim anlamındaki 'yuvar' kelimelerinden türetilmiştir.[2] Eritrosit, Grekçe kızıl kap anlamına gelen erythros ve modern kullanımda "hücre" anlamını karşılayan -cyte sözcüklerinin birleşimidir.[3] GörevleriBaşlıca olarak omurgalıların, dokulara oksijen'i (O2) kan akışı yoluyla dolaşım sistemi aracılığıyla iletmesinin yoludur.[4] Alyuvarlar oksijeni akciğerlerde alır ve vücudun kılcal damarlarında sıkarak dokulara bırakır. Balıklarda ise akciğer olmadığından solungaçlardan alır. Alyuvarları olan çoğu canlıda oksijen taşımakta kullanılan molekül hemoglobin iken yumuşakçalar gibi bazı canlılarda bakır içeren hemosiyanin bulunur. TarihiKırmızı kan hücrelerini ilk tanımlayan kişi, 1658'de bir kurbağanın kanını incelemek için ilkel bir mikroskop kullanan genç Hollandalı biyolog Jan Swammerdam'dı.[5] Bu çalışmadan habersiz, Anton van Leeuwenhoek 1674'te "ince bir kum tanesinden 25.000 kat daha küçük" şeklinde boyutunu da belirterek daha kesin bir tanım daha yaptı. 1740'larda Bologna'da Vincenzo Menghini, ısıtılmış kırmızı kan hücrelerinden kalan toz veya külün üzerinden, mıknatıslar geçirerek demirin varlığını kanıtladı. 1901'de Karl Landsteiner, üç ana kan grubu olan A, B ve C'yi (daha sonra O olarak yeniden adlandırdı) keşfetmesini yayınladı. Landsteiner, serumla kırmızı kan hücrelerinin karışmasıyla ortaya çıkan, düzenli örüntüler gösteren reaksiyonları tanımladı. Böylece bu kan grupları arasındaki uyumlu ve uyumsuz kombinasyonları belirledi. Bir yıl sonra, Landsteiner'in iki meslektaşı Alfred von Decastello ve Adriano Sturli, dördüncü bir kan grubu olan AB'yi tanımladılar. 1959'da, Dr. Max Perutz, X-ışını kristalografisini kullanarak, oksijen taşıyan kırmızı kan hücresi proteini olan hemoglobinin yapısını çözmeyi başardı.[6] Şimdiye kadar bulunan en eski bozulmamış alyuvarlar; Ötzi adlı, M.Ö 3255 civarında ölen bir insanın doğal bir mumyasında keşfedildi. Bu hücreler Mayıs 2012'de keşfedildi.[7] Yapısıİnsanlarda olgun kızıl kan hücreleri esnek ve oval bikonkav disklerdir. Hemoglobin en fazla boşluk alanı sağlamak için bir hücre çekirdeğinden ve çoğu organelden yoksundurlar, hücre zarı ile hemoglobin çuvalları olarak görülebilirler. Erişkin insanlarda saniyede yaklaşık 2.4 milyon yeni eritrosit üretilir.[8] Hücreler kemik iliğinde gelişir. Makrofajlar tarafından bileşenlerine geri dönüştürülmeden önce vücutta yaklaşık 100-120 gün dolaşırlar. Her dolaşım yaklaşık 60 saniye (bir dakika) sürer.[9] İnsan vücudundaki hücrelerin 20-30trilyonu yani yaklaşık %84'ü kırmızı kan hücresidir.[10][11][12] Kan hacminin ise yaklaşık yarısı (%40 ila %45 ) kırmızı kan hücreleridir. Eritrositlerin sitoplazması, hücrelerin ve kanın kırmızı renginden sorumlu olan demir içeren, oksijeni bağlayabilen bir biyomolekül olan hemoglobin açısından zengindir. Her insan kırmızı kan hücresi yaklaşık 270 milyon hemoglobin molekülü içerir.[13] Hücre zarı protein ve lipidlerin bağlanmasıyla oluşur. Hücre zarı fizyolojik hücre işlevleri için kesin olarak gereken özellikleri sağlar. Örneğin dolaşım sistemini, özellikle de kılcal ağı geçerken gereken esneklik ve sağlamlık gibi. OmurgalılarAlyuvarlar büyük oranda hemoglobin içerirler. Hemoglobin moleküllerine akciğerler veya solungaçlarda oksijen bağlanır. Böylece içinde oksijen bağlı hemoglobin taşıyan alyuvarlar vücuttaki dokulara oksijeni ulaştırabilirler. Hemoglobin ayrıca karbondioksitin de az bir bölümünü taşır; örneğin insanlarda oksijenin %2'si ve karbondioksitin çoğu kan plazmasında çözünmüş olarak taşınır. Benzer bir protein olan miyoglobin ise kaslarda oksijen depolamaya yarar. MemelilerMemeli alyuvarları bikonkav disk (iki yanından da basık yuvarlak) şeklindedir. Alyuvarların yapım yeri yassı kemiklerin iliğidir. İlikte üretilme aşamasında olan olgunlaşmamış alyuvarların çekirdeği (ve böylece de bölünme yetenekleri) vardır, hemoglobin içermezler. Fakat gelişme süresinde alyuvar çekirdeğini dışarı atar ve hemoglobin içerir duruma gelir. Gelişme sona erdiğinde alyuvar çekirdeğin yanı sıra tüm organellerini yitirmiştir. Çekirdekleri olmadığı için DNA da içermeyen alyuvarlar bölünemezler. Mitokondriye sahip olmadıkları için memeli alyuvarları, fermantasyon (mayalanma) yaparak, glikozun glikolize edilmesiyle (glikozu glikolitik fermentlerle parçalama) enerji üretirler. Bu tepkime sonucunda laktik asit oluşur. İki yandan basık yassı şekilleri (bikonkav disk) ve hiçbir organel içermemeleri onları en etkili şekilde oksijen taşımaya elverişli kılar ve aynı nedenlerden dolayı kısa bir süre yaşayabilirler. Ortalama yaşam süreleri 120 gündür. İnsanOrtalama bir insan alyuvarının çapı 6-8 µm'dir. Tek bir insan alyuvarı yaklaşık 270 milyon hemoglobin molekülü ve her bir hemoglobin molekülü ise dört hem grubu içerir. Oksijeni bağlayan hem grubudur: her hem grubu bir oksijen molekülü bağlar, yani her hemoglobin molekülü dört adet oksijen molekülü bağlayabilir. Dört tane oksijen molekülü bağlayan hemoglobin bütünüyle doymuştur ve oksihemoglobin olarak adlandırılır. Oksihemoglobin parlak kırmızı renktedir. Oksihemoglobin bağladığı 4 oksijen molekülünden bir veya daha fazlasını yitirirse, deoksihemoglobin olarak adlandırılır. Deoksihemoglobin koyu kırmızı renktedir. Toplardamarlardaki kanda (venöz kan) daha çok deoksihemoglobin bulunur; bu nedenle toplardamalardaki kan, atardamarlardaki kandan (arteryel kan) daha koyu renktedir. Alyuvarların hücre zarı oligosakkarit yapıdadır. Bu proteinlerden dolayı insan kanları, ABO diye adlandırılan kan gruplarına ayrılır. Yaşam döngüsüİnsan eritrositleri, yaklaşık 7 gün içinde kök hücrelerden olgun kırmızı kan hücrelerine eritropoez denen bir süreçle üretilir. Olgunlaştıklarında, sağlıklı bir bireyde bu hücreler kan dolaşımında yaklaşık 100 ila 120 gün yaşarlar. (zamanında doğmuş bir yaşına kadar bebeklerde 80 ila 90 gün yaşarlar)[15] Ömürlerinin sonunda dolaşımdan çıkarılırlar. Birçok kronik hastalıkta kırmızı kan hücrelerinin ömrü azalır. ÜretimleriEritropoez, yaklaşık 7 gün süren yeni kırmızı kan hücrelerinin üretildiği süreçtir; süreç boyunca, büyük kemiklerdeki kemik iliğinde sürekli olarak kırmızı kan hücreleri üretilir. (embriyoda ise karaciğer, kırmızı kan hücresi üretiminin ana bölgesidir.) Üretim, böbrek tarafından sentezlenen eritropoietin (EPO) hormonu tarafından uyarılabilir. Kemik iliğinden ayrılmadan hemen önce ve sonra gelişen hücreler retikülositler olarak bilinir; bunlar dolaşımdaki kırmızı kan hücrelerinin yaklaşık %1'ini oluşturur. Alyuvar çökme hızıEritrositik sedimentasyon hızı olarak da bilinir. Dikey olarak tutulan tüplerde uygulanan bu yöntem herhangi bir hastalık için patognomik olmayıp sadece genel sağlık durumunun değerlendirilmesinde kullanılır. Sedimentasyon hızı memelilerde oldukça farklılık gösterir. Örneğin atlarda oldukça hızlı iken, sığırlarda son derece yavaştır.
Klinik önemiHastalıklarAlyuvar ile ilgisi bulunan kan hastalıklarından bazıları şunlardır: Anemi (veya kansızlık)Vücutta yeterli alyuvar veya hemoglobin bulunmamasıdır. Alyuvarların ya da hemoglobinlerin gerek kalıtsal gerekse edinilmiş nedenlerden dolayı olağandışı olduğu durumlarda da kansızlık gelişebilir. Aneminin bazı türleri veya görüldüğü durumlar şunlardır: Anemiler düşük kırmızı hücre sayısı veya kırmızı kan hücrelerinin veya hemoglobinin bazı anormallikleri nedeniyle kanın düşük oksijen taşıma kapasitesi ile karakterizedir
Polisitemi (veya eritrositozlar)Kırmızı kan hücrelerinin fazlalığı ile karakterize edilen hastalıklardır. Kanın artan viskozitesi bir takım semptomlara neden olabilir.
Kaynakça
Bu maddeyi dinle (bilgi)
Bu ses dosyası 16-04-2010 tarihli sürümünden üretilmiştir ve bu tarihten sonra madde yapılmış olan eklemeleri kapsamamaktadır. (Medya yardım)
|